Refresh loader

Tıp Alanı

Tıp Alanı

“Genç kalmak için günde bir fincan zeytinyağı içilir.”
İbn-i Sina

“Günde bir bardak zeytinyağı iç ve sonsuza kadar yaşa!”
Girit atasözü

Zeytinyağının değeri, özelliklerinin lezzet ve damak tadıyla sınırlı olmadığı artık genel olarak biliniyor.  Zeytinyağı çok yönlü bir meyva suyu, sağlık alanında en genel tanımıyla; vücudun, bakterilere, virüslere ve mikroorganizmalara karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu özellikleri ancak, Naturel Sızma/Extra Vergine/Natives Olivenöl tanımına giren zeytinyağlarında bulunuyor.

Yaşlı Plinius’a göre, “insan vücuduna iyi iki sıvı vardır; Zeytin ağacının yağı insanı tazeler, şarap kuvvet verir. Zeytinyağının doğal özellikleri vücuda ısı sağlar, soğuğa karşı korur, başınız sıcaklaştığında serinlik verir.” Yüz yıldan fazla yaşayan Demokritos, “içimizi balla, dışımızı zeytinyağıyla yuğarak uzun yaşamanın mümkün olduğunu” söylemiştir.

Romalı Augustus yüz yaşındaki Pellio Romulus’a nasıl dinç kaldığını sorar, aldığı cevap söyle; “içsel olarak balla şarapla, dışsal olarak zeytinyağıyla”.

Burada sözü geçen zeytinyağı daha çok sporcuların vücudunu ovduğu, erkek ve kadınların çekicilik güzellik için süründükleri yağ; aynı zamanda aydınlatmada, ayinlerde, vaftizlerde kullanılan yağ, yiyerek lezzeti ve sağlığa yararı henüz tam olarak anlaşılamamış kültüre alınmadığı dönemlere ait.

Ama İbn-i Sina (Batılıların tanımıyla, Avicenna), bu döneme yetişiyor, “El-Kanun fi’t-Tıb” adlı 14 ciltlik Tıp Ansiklopedisinde; “Genç kalmak için günde bir fincan zeytinyağı içilir.” demiş bundan bin yıl önce.

“Günde bir bardak zeytinyağı iç ve sonsuza kadar yaşa!” Giritlilerin zeytinyağının artık büyük oranda olumlu özelliklerinin ve sağlığa yararlarının anlaşıldığı dönemlerden bu yana kullandıkları bir cümle. Akdeniz zeytinyağı kültürünün de ötesinde, çağımızda artık zeytinyağı tıp biliminin vazgeçilmez bir maddesi oldu. Kozmetik-Parfüm alanındaki kullanımı da gelişti.

Koslu Hipokrates (Hipokrat) MÖ 460-377 ve daha sonra da Bergamalı Galenos’un hastalarını tedavide zeytinyağı kullandıklarını biliyoruz.

Lokman Hekim’den İbn-i Sina’ya (Avicenna) sağlık ve tıpla ilgili pek çok özellikle İslam dünyasından uzman, zeytin/zeytinyağı alaşımlarından yaprağının çiğnenmesine varana kadar, uygulama ve tecrübe aktarımında bulunmuşlardır. 

Antik Yunan’da Egeli sağlık tanrısı “Asklepios” adına sayıları 300’ü bulan sağlık merkezi (sanatoryum) ve tapınaklar kurulmuştur. Helen ve Roma döneminde uzun yıllar işlev görmüştür. En ünlüleri, Thessalien’de Trikka, Epidauros, Kos (İstanköy), Pergamon (Bergama)’dır. Bergama Asklepion’u 1920’li yılların sonunda tesadüfen bulunmuştur. Bergama Asklepion’unda Antik dönemin büyük doktoru kendisi de Bergamalı olan Galenos da hizmet vermiştir.  “Yılanlı Sütun” tıp dünyası açısından büyük önem taşır “üzerinde tüm tıp dünyasının da kendisine sembol olarak seçtiği yılanlar ile meyveli zeytin fidanlarının tasvir” edilmiştir.  Prof. Dr. Turhan Baytop, “Galenos’un en önemli ilacı zeytinyağıdır” diyor.

Asklepion “Vasiyetlerin açılmadığı yer” olarak anılır.  Bergama kralı, MÖ. 2. yüzyılda Hierapolis (Pamukkale) adını verdiği yine sağlık dünyası açısından çok önemli bir merkezin kurulmasına öncülük eder. (Atilla, A. Nedim 2009)

Antik çağdan bu yana zeytinyağı ile masaj (günümüzde farklı yağlar da kullanılmakla birlikte) hala yaygın olarak işlevini sürdürmektedir.

Yaralar, iltihaplar ve yanıklarda uygulamaları bir kaç bin yıldır biliniyor.

Modern tıp bilimindeki kullanımının dışında; zeytinin, yaprağının, çekirdeğinin ve yağının sağlık alanında yazılı ve daha çok da sözlü aktarımları ona “kültürel evrenseller” olarak kabul edilen “halk tıbbı” nda da bir tedavi yöntemi olarak yer veriliyor. Bu bitkisel, madensel ve hayvansal maddelerin ayrı ayrı veya birleşimlerinden elde edilen merhem, sıvı ve benzeri formlarda uygulanması biçiminde oluyor. Doğal halk tıbbının yanı sıra dinsel-büyüsel tıpta da kullanım alanı buluyor.

Bitkilerdeki hastalıkları iyileştirici etkilerini araştırıp, bilimsel analizler yapan, botaniğin eczacılık bilimiyle ortaklığı “Farmakognozi” (Pharmakognosie/Pharmacognosy)  bilim dalını oluşturdu.

“Gerçek hayattan alınma bir öykü üzerine çekilmiş (1992 yapımı) Lorenzo’nun Yağıfilmini izlediğinizde ise her şeye rağmen zeytin ağacının tüm o ağırbaşlı gururunun ne kadar haklı ve yerinde olduğunu, modern zamanlarda da hala parıldamaya devam ettiğini görebilirsiniz. Bu filmde biricik oğulları nadir bir hastalığa yakalanan anne ve babanın tüm tıp dünyasının acizliğine karşılık, çözümün kendi çabaları ile araştırarak öğrendikleri zeytinyağı ve kolza yağı karışımında olduğunu buluyorlardı.”  Eser Ispartalı,12 Aralık 2011 tarihinde Zeytin ve Tapenade üzerine Blog yazısı.

Zeytinyağından tıp alanında yararlanılmasının tarihi neredeyse zeytinyağının tarihi kadar eski ancak, modern tıp bilimi özellikle 25-30 yıldır çok yoğun araştırmalar yaptı ve önemli bilimsel sonuçlar almaya başladı. Bunda en önemli etkenler; Akdeniz insanının metabolizmasının kimi hastalıklara karşı bağışıklığı (mesela, kalp, damar, hastalıkları), batı ülkelerinde Akdeniz Diyeti olarak bilinen zeytinyağı ağırlıklı beslenme ve zeytinyağının dünyada artan tüketim eğilimi sayılabilir. Doğal Beslenme (Bio/Organik) arzusu da bunda pozitif bir etki yaptı.

Zeytinyağı için kullanılan “Yaşam İksiri” tanımının bileşenleri şunlardır: E Vitamini, K Vitamini, Antioksidanlar, Oleocanthal Bileşiği (C17 H20 05), Tekli Doymamış Yağ Asitleri. Sadece Naturel Sızma zeytinyağı, “Yaşam İksiri” kavramına uygundur. Boğazda hafif yanmaya da neden olan Oleocanthal sayesinde sağlıklıdır. 

“II. Uluslararası Zeytinyağı ve Sağlık Üzerine Fikir Birliği” konulu 2008’de İspanya, Jaen ve Cordoba’da yapılan konferansta; zeytinyağının insan sağlığına olan doğrudan pozitif etkileri pek çok bulgu ile ortaya konuldu.

  1. Kalp ve Kan dolaşımı; Zeytinyağı çok miktarda Antioksidan, E vitamini ve Polyphenol gibi ikincil bitki maddeleri içerdiği için yüksek tansiyonu önler ve kanda kolesterol ayarlaması yapar. Kalp ve kan dolaşımı alanında yıllardır araştırmalar yapılmakta, Barselona’da 2017 yılında “Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü” nün vardığı sonuç, zeytinyağının kalp hastalıklarını önlediği ve kan dolaşımı bozukluklarını tedavi ettiği sonucuna varılmıştır. Bunda en büyük pay, antioksidanlar ve oleik asitin LDL kolestrolünü düşürdüğü, damar sertliğini önlediği, Oleuropein sayesinde de damarları genişlettiği belirlenmiştir. Kötü huylu kolestrolün sentezi baskı altına alındığından, total kolestroldeki iyi huylu kolestrol düzeyi giderek yükselmekte ve böylece kalp-damar hastalıkları riski  azalmaktadır. Çünkü zeytinyağında tüm bileşenlerin 2/3 sini aşacak orada bulunan oleik asit, iyi huylu kolesterolün sentezinde de, önemli bir yapıtaşı olarak yer almaktadır.
  1. Kanser Tedavisi; 2008 yılında, deneysel ve insani hücre araştırmaları ispatlamıştır ki, zeytinyağı potansiyel olarak kansere karşı koruyucu bir etki sağlamaktadır. Bir kaç yıl öncezeytinyağında bulunan Oleocanthal maddesinin kanser hücrelerini zehirleme gücü ve lizozom aracılığı ile yok etme gücü bulundu.Öyleki, laboratuvar sonuçlarına göre (cümle aynen şöyle) “Oleocanthal ile karşılaşan kanser hücreleri sadece 30 dakikada ölüyor.” New Jersey Üniversıtes’inden bilim insanları, Paul Bresling, Davit Foster ve Onica LeGendre.
  1. Tümörle Mücadele’de Oleik asitin önemi konusunda Edinburgh Üniversitesi’nde ilerlemeler sağlanmıştır. Beyin tümörüne yol açan belli bir proteini durdurabiiyor. Oleik asit, miR-7 olarak tanımlanan ve tümör oluşumuna neden olan proteine engel oluyor. Bu aynı zamanda göğüs kanseri hücreleri için de aynı etkiyi gösteriyor. Ancak, bu bilimsel olarak alınan mesafenin, henüz  zeytinyağının beyinde oluşumu engellediği anlamına gelmediği belirtiliyor. Oleocanthal kimi tümörlerin tedavisinde başarıyla uygulanıyor.
  1. Alzheimer; Tedavisi olmayan hastalık olarak bilinen Alzheimer için araştırmacıların vardığı sonuç, zeytinyağındaki Oleocanthal sinir sistemi hücrelerindeki Autophagie (Otofaji)’nin yani, hücrenin yaşlanmış ve bozulmuş yapılarının, hücrenin kendi lizozomu tarafından sindirilmesinin önüne geçiyor. Alzheimer riskini azaltıyor. Ocak 2016’de “journal of Food Science and Technology “ dergisinde yapılan testler üzerine bir araştırma  raporu yayınlandı.Yayınlanan çalışma, sızma zeytinyağında bulunan fenollerin biyolojik etkisi, antioksidan ve antienflamatuar etkisi yaratarak beyini reaktif oksijen türlerinden temizliyor. Bu fenoller sadece Alzheimer ve Parkinson’a karşı değil, beyindeki damar tıkanıkları,  Huntington hastalığı, periferalnöropatiye karşı koruma sağlıyor.
  1. Kan Şekeri: Tekli Doymamış Yağ Asitleri Diabetes Typ 1 hastalarında, yemeklerden sonra kan şekerinin yükselmesinin önüne geçiyor. Diabetes 2 hastaları için, zentinyağı ağırlıklı “Akdeniz Diyeti” nin çok yararlı olduğu ve uzun süreli kan şekeri düşürücüsü yolü oynadığı tesbit edilmiş.
  1. Osteoporose/Osteoporoz: Kemik kırılganlığı, zeytinyağında bulunan fenoller sayesinde kemik kütlesi desteklenir. Bu hastalığa Akdeniz insanında pek rastlanmaz.

Zeytinyağının, hem genel olarak doku ve organlar, hem de beyin fonksiyonları üzerindeki yaşlanmanın etkilerini geciktirdiği artık biliniyor.